Görmek Kitabı Türü Nedir? Psikolojik Bir Bakışla Bilincin Katmanlarını Okumak
Bir psikolog olarak insan davranışlarını anlamaya çalışırken bazen bir kitapla karşılaşırsınız ve fark edersiniz: Bu kitap yalnızca okunmaz, yaşanır. José Saramago’nun “Görmek” adlı eseri tam da böyledir. İlk bakışta politik bir alegori gibi görünür; fakat satır aralarına indiğinizde, insan zihninin karanlık koridorlarında dolaşan bir bilinç deneyine dönüşür. Peki bu kitap hangi türdedir? Ve neden yalnızca bir roman olarak değil, psikolojik bir laboratuvar olarak da okunmalıdır?
Kitabın Temel Türü: Alegorik Roman mı, Psikolojik Deney mi?
“Görmek” kitabı tür olarak bir distopik alegori ve aynı zamanda psikolojik romandır. Saramago, “Körlük” romanının devamı niteliğinde olan bu eserde, bir toplumun kolektif bilincine adeta bir ayna tutar. Ancak bu ayna, yalnızca dış dünyayı değil, iç dünyayı da yansıtır. Çünkü “görmek” fiili burada fizyolojik değil, psikolojik bir farkındalık anlamı taşır.
Romanın merkezinde yer alan olay — seçim günü halkın oy kullanmaması ve ardından oluşan kaos — insanın bilişsel, duygusal ve sosyal mekanizmalarını test eden bir deney gibidir. Bu açıdan eser, klasik bir roman türünü aşar ve psikolojik gerçeklik ile varoluşsal sorgulama arasında köprü kurar.
Bilişsel Psikoloji Perspektifi: Görmek Neyi Görmektir?
Bilişsel psikoloji, algının yalnızca duyusal bir süreç değil, anlam üretimiyle iç içe geçmiş bir yapı olduğunu söyler. Saramago’nun metninde “görmek”, bilgiyi almak değil, anlamı yeniden kurmak demektir. Roman boyunca karakterler “gerçekleri görür” ama aynı zamanda o gerçeklerle ne yapacaklarını bilemezler. Bu, bilişsel çelişki (cognitive dissonance) durumunu hatırlatır: İnsan, bildiğiyle inandığı arasında sıkışır.
Okur da bu bilişsel karmaşanın parçası haline gelir. Çünkü metin, alışılmış bir anlatım tarzına direnir; Saramago’nun kesintisiz diyalog yapısı ve noktalama konusundaki özgürlüğü, okurun zihninde sürekli bir “okuma bilinci” yaratır. Bu da metinle birlikte düşünme pratiğini doğurur. Kısacası, “Görmek” okuru edilgen bir gözlemciden aktif bir bilişsel katılımcıya dönüştürür.
Duygusal Psikoloji Perspektifi: Korku, Umut ve Direniş
Roman, bireyin otoriteye karşı sessiz direnişini anlatırken, duyguların kolektif dönüşümünü merkezine alır. Korku, kaygı ve suçluluk duyguları — toplumun bilinçdışında birer düzen aracı olarak işler. Görmek burada yalnızca fark etmek değil, aynı zamanda korkularla yüzleşmektir.
Bir psikolog olarak bu sahneleri okurken şu sorular akla gelir: İnsan neden bazen gerçeği bilmekten kaçınır? Görmek, her zaman özgürleştirici midir, yoksa yeni bir yük müdür? Duygusal açıdan, farkındalık bir lütuf olduğu kadar bir travma da olabilir. Saramago’nun anlatısı, bu ikili yapıyı ustalıkla işler. Karakterler aydınlandıkça yalnızlaşır; bilinç büyüdükçe duygusal konfor alanı daralır.
Sosyal Psikoloji Perspektifi: Toplumun Körlüğü ve Grup Dinamikleri
Görmek kitabı, sosyal psikoloji açısından toplumsal itaat, çoğunluk etkisi ve otoriteye boyun eğme temalarını analiz eder. Halkın sessizliği, bireysel bilincin kolektif düzeyde nasıl bastırılabileceğini gösterir. Bu durum, Stanley Milgram’ın itaat deneylerini hatırlatır: İnsanlar çoğu zaman gördüklerini değil, söyleneni izlerler.
Romanın sonunda toplumun “görme” yeteneğini yeniden kazanması, aslında bir grup bilincinin yeniden doğuşudur. Bu dönüşüm, Freire’nin “eleştirel bilinçlenme” kavramını çağrıştırır. Gerçek öğrenme ve değişim, toplumsal yapının sorgulanmasıyla başlar. Rüya gören birey, direnen topluma dönüşür.
Psikolojik Tür Olarak “Görmek”: Bilinç Romanı
Bu roman, yalnızca bir politik eleştiri değil, bilinç romanıdır. Tür olarak distopik çerçevede yer alsa da özünde bir psikolojik analiz metnidir. İnsan zihninin görme, bilme ve inanma süreçlerini sorgular. Görmek, artık bir eylem değil; bir varoluş biçimidir. Okur bu süreçte kendi zihinsel filtreleriyle yüzleşir: Ben neyi gerçekten görüyorum? Ne kadarını görmezden geliyorum?
İçsel Deneyim: Kendi Körlüğümüzle Yüzleşmek
“Görmek”i okumak, dış dünyaya değil, iç dünyaya bir yolculuktur. Her insanın kendine ait bir kör noktası vardır. Bu noktaları fark etmek, psikolojik olarak rahatsız edicidir; fakat gelişimin tek yolu budur. Saramago’nun mesajı nettir: Gerçek görmek, rahatsız edici olsa bile, özgürleştiricidir.
Okur, kitabı bitirdiğinde yalnızca bir hikâyenin değil, kendi bilincinin de içinden geçmiştir. Bu yüzden “Görmek”, klasik roman türlerinin ötesinde, psikolojik farkındalık türüne aittir.
Düşünmeye Açık Sorular:
- Gerçekten görmek, bilmenin garantisi midir?
- Toplum olarak neleri görmezden gelmeyi seçiyoruz?
- Farkındalık arttıkça mutluluk azalır mı, yoksa anlam artar mı?
Sonuç: Görmek, İnsan Olmanın Psikolojik Eylemidir
“Görmek” kitabı tür olarak bir distopik roman olsa da özünde insan psikolojisinin derinliklerine uzanan bir bilinç anlatısıdır. Saramago, bize yalnızca politik bir hikâye değil, kendimizi gözlemleme fırsatı sunar. Çünkü bazen en büyük devrim, gözlerimizi açmaya cesaret ettiğimiz anda başlar.
Görmek, yalnızca gözle değil, kalple yapılan bir eylemdir.