AVM Kamusal Alan mı? Modern Zamanların Halı Sahası mı?
Bir zamanlar mahalle aralarındaki parkta yapılan yürüyüşler, çay bahçesinde yapılan dedikodular ve meydanda kurulan panayırlar vardı… Şimdi ise hepimiz aynı yerde buluşuyoruz: AVM’nin üçüncü katında, Starbucks’ın yanındaki o meşhur bankta. Hadi itiraf edelim: Modern hayatın buluşma noktası artık cam tavanlı, klimalı ve Wi-Fi’lı bu dev yapılar. Peki, her hafta sonu sanki zorunlu askerlikmiş gibi uğradığımız bu AVM’ler gerçekten “kamusal alan” sayılır mı?
—
Kamusal Alan Deyince Aklımıza Ne Geliyor?
Önce biraz ciddi olalım (ama çok değil). Kamusal alan, en basit tanımıyla, herkesin özgürce girip kullanabildiği, sosyalleşebildiği, fikirlerini paylaşabildiği, yani “halkın ortak mekanı” dediğimiz yerlerdir. Parklar, meydanlar, sokaklar… Kısacası “Çayımı alır gider orada otururum.” dediğimiz her yer kamusal alandır.
Ama şimdi düşünün: AVM’de yere oturabilir misiniz? “Ben burada piknik yapacağım.” deseniz güvenlik görevlisi ne derdi? İşte mesele tam da burada başlıyor.
—
AVM: Modern İnsanların Kapalı Bahçesi
Artık kimse meydanda yürüyüş yapmıyor, çünkü orada kahve yok. Parkta buluşmak isteyen arkadaş grubu, “Orada priz var mı?” diye soruyor. İşte bu yüzden AVM’ler şehir hayatının yeni buluşma noktası haline geldi. İçeri girerken kimse kimlik sormuyor (şimdilik), klima yazın ferahlatıyor, kışın sıcacık tutuyor, tuvaletler bedava ve Wi-Fi çekiyor. “Daha ne olsun?” diye düşünebilirsiniz.
Ama durun! AVM’lerin sahibi kim? Belediye mi? Halk mı? Hayır. Bir özel şirket. Yani orası aslında sizin değil. İçeri girmek serbest, ama “nasıl davranacağınızı” onlar belirliyor. Bağırırsanız çıkarılırsınız, protesto ederseniz kapı dışarı edilirsiniz. Kamusal alan mı? Tartışılır.
—
Erkeklerin Stratejik Yaklaşımı: “Üç Kat Gezeceğiz, 45 Dakikada Bitecek”
Erkekler için AVM, kamusal alan tartışmasından çok daha farklı bir şeydir. Onlar için AVM bir görev yeridir. Girişte plan yapılır: “Önce teknoloji mağazası, sonra spor mağazası, en son yemek katı.” Harita çıkarılır, rota çizilir. Gereksiz vitrin bakmak yasak, indirime kanmak kesinlikle yasak.
Bir erkek için AVM’de geçirilen fazla zaman, bir stratejik hatadır. Onlar için bu yer, “alışveriş bitirme operasyonunun karargahıdır.”
—
Kadınların Empatik Yaklaşımı: “Burada İnsanlarla Bağ Kuruyorum”
Kadınlar içinse AVM, bir alışveriş merkezi olmaktan çok daha fazlasıdır. Orası bir sosyal deney alanı, bir terapi odası, hatta bazen bir “ruh yenileme merkezidir.” Bir mağazadan diğerine dolaşmak, ürünleri dokunarak incelemek, kahve molasında arkadaşla dertleşmek… Tüm bunlar, kadınların sosyal bağlarını güçlendirdiği bir ritüeldir.
“Ne yani, ben o çantaya bakarken aslında hayatı sorguluyorum.” cümlesi kulağa abartı gelebilir ama çoğu zaman tam olarak budur.
—
AVM’nin Kamusal Alan Olma İddiası: Gerçek mi, Yanılsama mı?
Bir yanda özgürce gezdiğimiz, sosyalleştiğimiz, hatta bazen kendimizi “kamusal alanda” gibi hissettiğimiz AVM’ler… Diğer yanda özel mülkiyetin kurallarıyla çevrili, ticari amaçlarla inşa edilmiş yapılar. Bu çelişki, AVM’leri modern çağın en ilginç sosyolojik tartışma konularından biri haline getiriyor.
Evet, orada “kamusal” gibi davranıyoruz ama aslında özel bir alandayız. Tıpkı bir misafir gibi… Rahatça oturuyoruz ama “ev sahibi” isterse kapı dışarı ediyor.
—
Sonuç: Kamusal Alan mı? Belki… Ama Bedava Priz Var!
Sonuç olarak AVM’ler, tam anlamıyla kamusal alan değildir. Ama modern şehir hayatında kamusal alanların yerini dolduran hibrit mekanlara dönüşmüş durumdalar. Kimi için görev yeri, kimi için terapi alanı… Kimimiz orada stratejik alışveriş planı yapıyoruz, kimimizse dost sohbetlerinin tadını çıkarıyoruz.
Yani belki kamusal değil ama hepimizin hayatında kamusal kadar yer etmiş durumda.
—
Peki Sen Ne Düşünüyorsun?
Sence AVM’ler gerçekten kamusal alan mı, yoksa sadece “alışverişle süslenmiş özel mülkler” mi? Yorumlara yaz, birlikte tartışalım. Unutma, fikir alışverişi de en az mağaza alışverişi kadar eğlenceli olabilir!